Doğadan, en doğalından...

Düşük Asit Oranı ve Önemi Nedir?

Zeytini bir meyve ve zeytinyağını ise o değerli meyvenin meyve suyu olarak nitelendirebiliriz. Nasıl ki meyve suyunu sıkarken, ne kadar taze ve sağlıklı bir meyve kullandığımız, meyve suyunun hem lezzeti, hem de içindeki vitaminleri ve mineralleri açısında önemlidir, zeytinyağı üretiminde de aynı kural geçerlidir.

Düşük asit oranının elde edilebilmesi için zeytinlerin elle toplandıktan aynı gün içerisinde sıkımının gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Olivya Gökçeovacık olarak biz zeytinlerimizi toprağa değmeden, elle toplamakta ve sonra da titizlikle tek tek gözden geçirerek ayıklamaktayız. Sıkım işlemi ise bunları tamamladıktan sonra üç saat içerisinde geçmekteyiz. 0,2 ve altındaki asit oranlarına ulaşabilmek oldukça emek ve titizlik isteyen bir süreçtir. En ufacık bir zeytin çekirdeğinin bile bir önceki işlemden kalması, zeytinyağının oksitlenmesine ve asit oranının yükselmesine sebebiyet verir. Kullandığımız makineler, hasat öncesi diş fırçaları ile büyük bir özenle temizlenmektedir. İşte bu emek ve titizlik sonucunda 0,2 ve altında asit oranlarına sahip, kusursuz natürel erken hasat sızma zeytinyağlarını elde edebiliyoruz.

Sağlığınız açısından en çok fayda görebileceğiniz zeytinyağı, asit oranı düşük olan zeytinyağıdır. Asit oranı ne kadar düşükse, zeytinyağının kalitesi ve sağlığa faydası da o kadar yüksek demektir. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği, sindirim sistemimize, saç ve cilt yapımızı korumaya yardımcı olduğu ve kolesterolü düşürmede etkili olduğu bilinen zeytinyağından en yüksek faydayı elde edebilmek için asit oranı düşük ürünleri tercih etmenizi tavsiye ederiz.

Paylaşın